Mekke civarındaki Arafat dağının bulunduğu yerde bir miktar durmaya vakfe denir ki, haccın rükünlerindendir. Bu rükün yerine getirilmezse hac bozulur, sahih olmaz. Nitekim Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): “Hac, Arafat’tır” buyurmuştur. Vakfenin şartı vakittir. Vakitten kasıt ise, Zilhicce’nin 9. günü yani arefe günü öğleden itibaren Kurban bayramının 1. günü fecrin doğuşuna kadar olan süre içinde Arafat’ta bir müddet bile olsa bulunmaktır. Bu süre içinde Arafat’a ulaşamayanların haccı bâtıl olur, bozulur. Arafat’ta vakfe için niyet şart olmadığı gibi, vakfede bulunduğu yerin Arafat olduğunu bilmek de gerekmez. Yeter ki vakit içinde orada bulunulsun.
- Hac için ihrama girmiş olmak.
- Vakfeyi zamanında, yani arefe günü güneşin zeval noktasına gelmesinden Kurban bayramının birinci günü fecr-i sadık’a kadarki süre içinde yapmak.
- Vakfeyi Arafat sınırları içinde yapmak. Sınırların dışında yapılan vakfe geçerli olmaz.
Arafat’a gündüzden gelenler için, orada güneş batıncaya kadar kalmak, güneş batmadan bir tarafa ayrılmamak vâciptir. Gece gelenler için bu vâcip düşer.
Vakfenin başlıca sünnetleri şunlardır:
- Mümkünse vakfe için gusletmek.
- Oruçlu olmamak.
- Vakfe esnasında abdestli ve kıbleye yönelik bulunmak.
- Vakfeyi mümkün olduğu kadarıyla Cebelü’r- rahme adlı tepenin yakınında yapmak.
- Hacıların o günkü öğle ve ikindi namazlarını öğle vaktinde birleştirerek kılmaları ( cem-i takdim).
- Vakfeyi cem-i takdim ile kılınan namazdan sonra yapmaya başlamak.
- Kalb ve ruhu dünyevî meşgale ve düşüncelerden uzak bulundurmak.
- Elleri açık olarak havaya kaldırıp bol bol tekbir, tesbih ve salâvatta bulunmak. Kendisi, ana-babası, yakınları ve
- bütün mü’minler için bol bol dua etmek.